8 Şubat 2017 Çarşamba

Hayatın İçinden..

Hayatın İçinden..

Kuşku, nefret,hırs, kalleşlik, bencillik gibi duygular biz insanların kişiliklerini tanınmazhale getirebiliyor. Herkes başkası için olumsuz kelimeleri kullanabilirken,kendisine geldiği zaman yakıştıramıyor. Birlik, beraberlik yıllar öncesinde içiçe evlerde, taş sokaklarda kalmış. O zamanlarda kötüler vardı ama bu kadardeğil. Açlık, fakirlikte vardı ama aşikâr değil. Gurur yüzünden dilegetirilemezdi. Kızaran yüzler vardı.
Komşum Nazmiye teyze de böyle bir insandı.Yıllarca tarlalarda ekmiş biçmiş, didinmiş, beş evlat yetiştirmiş.. Ne faydahepsi gurbette kendi hayat mücadeleleri ve evlatlarının derdinde. Beli bükülenNazmiye teyze ise altmış dört yaşına rağmen hala ektiği tarlalar ve tertemizmuhafaza ettiği evinde ağrılar içerisinde, yatağın yolunu zor buluyordu. Erkenuyuduğunu bildiğim için akşam olmadan bir telaş, onun sevdiği nohut böreğiniyapıp kapıyı çaldım. Açmakta bayağı gecikmişti, telaşlandım. Çok şükür tahtagıcırtıları ve kapının tiz sesiyle Nazmiye teyze solgun bir halde karşımdaydı.İçeri girdim. Ağrıları çoğalmış, sızlanıyordu. “ Bu böyle olmayacak, doktoragidelim.” dedim. “Ama kızım..” dedi. Biliyordum parasının olmadığını. Epeyzamandır pazara gidip bir şeyler satıp, cebine harçlık koymadığını.. Kazım amca(eşi) sağ iken hiç muhtaç kalmazdı. Gereken neyse ben yapacağımı söyledim, dahasonra sandıktaki göz nuru çeyizliklerinde ödeşiriz diye teklifte bulundum. “Ebe kızım yazın gitmiştik sağlık ocağına, yazdı ilacı yolladı, beni anlamadı ki.Bir zamanlar bir doktor vardı. Çimen gözlü Şahan mıydı adı neydi? O çok iyiydi.İyice bakar, iyi ederdi.” “ Bildim.” dedim. “ Nazmiye teyze, o doktor daha çokokumuş hem de Sinop Devlet Hastanesine başhekim olmuş. Seni oraya götüreyim.” “Ah kızım!” dedi. “Büyümüşter hemi de çok…” “ Daha fazla laf istemem, böreğiniye hemen uyu. Yarın erkenden arabaya yetişeceğiz. Sinop’a gidiyoruz.”“Urbalarımı yeni yıkadım ıslak” dedi. “ Sen telaş etme, ben onları alır, sobadahazır ederim.” dedim. Öptüm yanağını ve çıktım.
Ertesi sabah hazırladıklarımızıtamamlamıştım. Yeşil karnenin sevkini yaptırıp, Nazmiye teyzeyi aldım ve ucuucuna dokuz arabasına yetiştik. Tedirgin olduğu her halinden belliydi. Ellerinituttum, soğuktu. Zoraki gülümsedi. Sinop’a geldiğimizde saat onu geçiyordu. Hemensıraya girdik. Numaranın bittiğini söylediler. O kadar çaba ile aştığımız buyollar boşa mı gitmişti? Son bir şansımı denemek istedim. “Makamına gidelim.”dedim. Nazmiye teyze, sen delirmişsin der gibi yüzüme baktı. Hiç aldırmadım,taktım koluma.. Başhekimliğin kapısındaydık. Sekreter hanıma durumumuzuanlattık. Gülümsedi, “Buyurun oturun, madem o kadar gelmişsiniz biraz bekleyin.Sizi görüştürelim. Eminim doktor bey geri çevirmeyecektir…”
Nazmiye teyze de ben de rahat bir nefesaldık. Rahatlamıştık. En yakını, sekreteri, bilirdi ya başhekimini.. Nazmiyeteyzenin kulağına eğilip “Bak gördün mü makam sahibi olması onu değiştirmemiş.”dedim. Ama yine de bu düşüncemiz, sekreterin bize samimi, sıcak sözlerindendi.Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da içimde bir tedirginlik yaşıyordum. Bizbeklerken kapıda orta yaşlı şapkasını eline almış bir adam belirdi. Sekreterhanım buyurun yardımcı olayım deyince başladı anlatmaya; “ Erfelek’in uzak birköyünden geliyorum. Gözlerimden muayene olacaktım, numara yok dediler. Birmümkünü olur mu diye bu kapıya geldim.” Sekreter hanım bir yeri aradı, birşeyler sordu, telefonu kapattı.. Adama; “ Amca göz polikinliğine en fazla ellihasta gelmesi gerekirken sıra altmışı bulmuş. Doktor bey zaten fazla hastabakmış. Bekle, başhekim gelince görüşelim.” deyince biz Nazmiye teyzeylebakıştık. Kapıda insanlar çoğaldıkça tedirginliğim artıyordu. Birden beyazönlüklü biri girdi. İçeridekiler kalkınca anladım ki başhekimdi. Önce adamadöndü; “Buyurun.” dedi. Koskoca başhekim sorunu soruyordu. Daha önce de devletkapılarında işlerimiz olmuştu. Ama bırak en başa ulaşmayı, yetkililerle bilegörüşemezken bu sıcak sesleniş şaşırtmıştı beni. Adam derdini anlattı. Sekreterizah etti ve Göz Doktoru Hüseyin Beyi aramasını istedi. Konuştular ve sıradanbir vatandaş için ricada bulunuyordu. “ Hüseyin Bey hastalarını bitirince sizebakacak. Polikinliğe inip bekleyin.” dedi.
Açıkçası işin bu tarafını hiç görmemiştim.İçlerinde gerçekten vatandaşa yardımcı olma.. Birebir idarecilik.. Vallahihelal olsun. Sıra bize gelmişti. Ben önde, Nazmiye teyze arkamda durumumuzuanlatıyordum. Arkamdaki Nazmiye teyzeye döndü bakışları; “ Nasılsın?” “Gizlitansiyonunla sırt ağrıların nasıl oldu?” Tanımıştı Nazmiye teyzeyi.Şikayetlerini soruyordu. “ Geç arkaya, üstünü aç muayeneni yapalım.” diyordu.Hem de makamında onca işinin arasında. Muayene bitti. Bazı tahlil ve filmistedi. Bir kıza bize yardımcı olması için ricada bulundu. Her işimiz hallolmuştu.Öğleden sonra saat ikide sonuçları alacaktık. Bu arada yapmamız gereken bir şeyvar mı diye tekrar başhekim sekreterine sorduk. Aynı sıcaklıkla; “Eeetahlillerinizi verdiğinize göre size çay ısmarlayabilirim.” Çayımız,galetamız.. Atıştırdık biraz. Onların iş yoğunluğu arasında bir-iki sohbettende geri kalmadık.
Sonuçlarımızı almıştık. Polikinliğe doktorbeyin yanına gittik. İnceledi. Nazmiye teyzenin sonuçları yüksek çıkmıştı.Kontrol altında olması gerekiyordu. Normal hayatında nelere dikkat etmesigerektiğini anlatıp reçetesini yazdı. Yazarken de soruyordu; “ Bu arada Kazımamca nasıl?” Nazmiye teyzenin gözleri doldu. “Sizlere ömür evladım, rahmetlioldu.” “Başın sağ olsun.” dedi üzülerek. Sonra reçeteye tekrar baktı. Telefonla sekreterini aradı. “Hemen benim üstüme sevk çıkartın. Nazmiye teyzeninilaçlarını bana yazdırın, yüzdesini ben ödeyeceğim.” dedi. Nazmiye teyzeutandı; “ Ama oğul..” “ Laf istemem, hatırlar mısın yıllar önce bana pişiripgetirdiğin mısır ekmeğini? Yine öyle lezzetli yapabiliyor musun?” Nazmiye teyzeartık kontrolü kaybetmişti. Gözyaşlarına hakim olamıyordu. “ Biliyorum oğluminsanlık ölmedi. Az da olsa sayısı, varsınız şu dünyada. Allah varlığınızı daimetsin. Başımızdan eksik etmesin.” dedi. “ İlaçlarını bitirip hemen kontrolegeliyorsun. Bundan sonra, evvel Allah takibini ben yapacağım. Hadi şimdi gülegüle..”
Gelirken kuşkular içerisindeydik, ama hepsiniyok etti. Bencillik yok olup insanlığın ölmediğini kanıtladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder