8 Şubat 2017 Çarşamba

HER ŞEY NEDİR


 

HER ŞEY NEDİR



  Ses cılızdı, aynı zamanda acı.. İçimdekisıkıntıya o sebepmiş gibi. Ağırlığın üstüme bastıran yorganı tekmeleyerek yerefırlattım. Aralık kalan perdemden içeriye, yakıcı bakış atan güneşten ve yağmursonrası yükselen toprak kokusundan güzel bir bahar sabahına uyandım.

  Yalap şalap suratıma vuran su iyi geldi.Aşağı kata bizi ulaştıran ahşap merdivenler, ev halkına benim gelişimi haberveriyordu. Dedem ve Çomar’a. Alt dudağı dedemin terliklerinde, kulaklarıkatlanmış aynı hizada paspasa bakıyordu. Bu acı bakışı tanıyordum.  sesdaha da yükseldi. Belki suçluydu ve kurtulmak istiyordu. Ah Çomar yine neyapmıştı kim bilir! Dedemin müdahale etmemem anlamındaki bakışını da alıpbahçeye çıktım mutluluğu, huzur ve güzelliği de alıp.

   Güzel bir kahvaltı için bahçeden bir kaçtaze sebze topladım. Masamızı dışarıya hazırladım. Dedemin hayranlıkla beniizlemesine bayılırdım. Yanından her geçtiğimde ya yanağından makas alır ya daöpücüklere boğardım. Uzun boylu ve güçlüydü, benim için dünyada tekti. Dedemsevgiydi, iyilikti, merhametti, her şeyimdi. Bu dağ evi iştahımızı açmıştı.Doğanın tüm nimetleri cömertçe serilmişti gözümüzün, gönlümüzün alabildiği heryere. Dedem her istediğimi yapıyordu. Onunla öyle mutluydum ki.. Bazençizgilerle dolu yanaklarının içindeki pürüzsüz mutluluklara gülüyor, bazenyorgun dizlerinden fışkıran yarışlarımıza.

   Dedemin “ Hazırlanın göle balık tutmayagidiyoruz.” demesiyle fırladım yerimden. “ Harika bir fikir.”dedim. Çomar dahavlayarak dedemden af ve sevgi dilenmeye devam ediyordu. Ben hazırlanıpgeldiğimde aralarından su sızmayacak hala gelmişlerdi. Ne de olsa sıkıdostlardı ve bazı hatalar göz ardı edilebilirdi. Tam bir renk cümbüşününortasında, yeşile tutunuyor, kahverengiye basıyorduk. Suda yıldız olmadığınıdüşünenler bizim göle bakmamış, Gök suya dalmış, göl gökyüzüne akmış.

   Çomar korumacı edasıyla önden fırlayıp, onayverircesine sesleniyordu. Dedem dizlerine kadar gölün içinde  üçüncü balığını yakalamıştı. Üzerimde balıktutamamanın hüznü vardı. Dedem “ Yakala evlat!” diye bağırıyordu. Hızlıhareketle tutup arkama attım. Bunu yaptığıma ben bile inanamadım. Başarmıştım,tuttuğum balıkta yabana atılacak cinsten değildi üstelik.

   Binalar yoktu burada. Gürültüden uzak.Burada ellerinle sevgiyi yakalıyor, toprakta çoğaltıyordun, yeşereni topluyortüm evrene yayıyordun. Burası bizim dünyamızdı. Dedemin iki ismi vardı. İbrahimve Erol. Olabileceğinden endişe duyduğum isteklerim olduğunda Erol diyeseslenirdim. Muzurluk dedemden mi miras bana? “Buyur evlat.” derken, gözlükcamının altından iki yıldız parlardı yüzüme. İçimi aydınlatan ve ne istesemevet diyen bu bakış hep üzerimde olmalıydı!!

   Dört tarafı betonla çevrili bu soğuk odasınısevmiyordum. Her yanına ekili olan çiçekleri kıskanıyordum. Çünkü onlar herzaman yanındaydı ama ben değildim. Gözlerim kapalıydı şimdi Çomarla birlikte.“Erol sen bana kıyamazsın, lütfen hemen cevap verme beni iyice dinle: Her şeyseninle güzel, güzel olan her şey seninle vardı. Sensiz anlamsız, renklersöndü, ayaklarım kahverengiye basmıyor, yeşile tutunamıyorum, bu dağ sensizolmuyor. Kalk artık gidelim bu soğuk yerden.” Kolay değildir bir insana herşeyim diyebilmek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder